Türk Edebiyatı’nda Şiir ve Önemli Dönemleri

  • Period: to

    Tanzimat Dönemi

    Tanzimat’ın I. dönem sanatçılarının üçünün de şair olması, edebiyatımızda ilk yenileşen türün şiir olmasını sağlar. Tanzimat şiiri, dilin bir an önce konuşma diline yaklaştırılması gerekliliğini savunur. Buna rağmen dilinin sade olduğunu söylemek zordur. Tanzimat şirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim alanındadır. Bu dönemde halk şiirine ve hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da, divan şiiri ve aruz eski hakimiyetini sürdürmüştür.
  • Period: to

    Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide)

    Recaizade Mahmut Ekrem’in çabasıyla, Servet-i Fünun Dergisi etrafında toplanan sanatçıların oluşturduğu akım, sanat için sanat anlayışına sahiptir ve daha çok şairlerden oluşur. Doğal olarak yenilikler de daha çok şiir üzerinedir. Şiirlerinde parnasizmin ve sembolizmin etkisi görülür. Şiirde konu bütünlüğü ilk defa bu dönemde sağlanır ve aruz ölçüsü kullanılarak, kafiye kulak içindir anlayışını benimserler. Edebiyat-ı Cedide sanatçıları şiirde 3 değişik biçim kullandılar.
  • Period: to

    Fecr-i Ati

    Fecr-i Âtî sözü, yarının şafağı anlamına gelir. Fecr-i Ati Edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünun Dergisi’nde yayımlanan bir bildiriyle başlar. Servet-i Fünunculara tepki olarak ortaya çıktıklarını söyleseler de, sanat anlayışı bakımından onların devamı olmaktan öteye geçememişlerdir. Sanat, sanat içindir görüşü hakimdir. Şiirlerinde, daha çok tabiat ve aşk temalarını işleyip, genellikle aruz ölçüsünü kullanmışlardır.
  • Period: to

    Milli Edebiyat Dönemi

    Milli Edebiyat Dönemi şiiri, o yılların sosyal, siyasal ve psikolojik yapısı altında cereyan eder. Osmanlı İmparatorluğu’nun kabuk değiştirdiği ve dönüşüm geçirdiği bir dönemde, aydın bilincinin getirdiği sorumlulukla hareket eden Milli Edebiyat şairleri, eserlerinde yeni toplum kimlik inşası için çalışırlar. Dönemin şairleri milli hassasiyetleri ön plana çıkaran eserler yazarlar. Şiirlerini milli unsurlar belirler ve temelinde Türkçülük fikri akımı yer alır.
  • Period: to

    Toplumcu Gerçekçi Şiir

    Şiirimizde toplumcu gerçekçi anlayış, Nazım Hikmet’in öncülüğünde başlamış, daha sonra da Garip şiirini yeterince toplumcu bir şiir olarak görmeyen, hatta gerici bir tutumun ürünü kabul eden 1940 kuşağı şairlerinin şiirleriyle yaygınlık kazanmıştır. Nazım Hikmet’in Yeni Sanat Dergisi’nin Nisan 1923 tarihli sayısında‚ Ayağa Kalkın Efendiler ve Aydınlıkçılar başlıklı şiirleri, birer edebiyat bildirisi niteliğindedir.
  • Period: to

    Yedi Meşaleciler

    Yedi Meşaleciler, Fecr-i Âti edebi topluluğundan sonra, 1928 yılında Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok gibi biri hikayeci, diğerleri şair olan yedi gencin bir kitap çıkararak başlatmak istedikleri edebi harekettir. Topluluğa ad olarak Yedi Kollu Şamdan, Yedi Dağın Çiçeği, Yedi Veren Yedi Ses, Yedi Yıldız gibi isimler düşündükten sonra Yedi Meşaleciler ismine karar verirler.
  • Period: to

    İkinci Yeni

    İnci Enginün “İkinci Yeni, 1955 – 1965 yılları arasında kendini gösteren ve ortak nitelikleriyle beliren bir akım değildir. Yeniyi deneyen, dünya görüşü, yetişme şekilleri ve beslenme kaynakları bakımından çok farklı olan şairlerin eserlerinde sonradan tespit edilen benzerliklere dayanılarak ona bu ad verilmiştir.” der.
  • Period: to

    İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiir

    Yeni Gerçek, And, Halkın Dostları, Militan gibi dergiler etrafında toplanan şairler, şiir anlayışlarını ve ideolojilerini bu dergilerde açıklamaya çalışmışlardır. Marksist felsefeyi benimseyen toplumcu gerçekçi şairler, daha çok sosyal ve güncel politikayı konu edinmişler, halkın ve işçi sınıfının sorunlarını politik bir bakışla ortaya koymaya çalışan şiirler yazmışlardır.
  • 1980 Sonrası Şiir

    Yeni Türk şiirinin 1980’den bugüne kadarki sürecine bakıldığında, dikkate değer bir şiir manifestosu, akım-grup-hareket-topluluk ya da diğerlerine göre fazlaca sivrilmiş bir şairle karşılaşmak pek mümkün görülmez. Bunda rol oynayan nedenler oldukça çeşitlidir. 1980 Kuşağı şairlerinin geçmiş dönemlerin şiirine ilgiyle baktığı görülebilir. Yani ister istemez gelenek konusu şiirin merkezine oturur. Ancak burada geleneğin şiir politikası olarak ele alındığı düşünülmemelidir